Doç.Dr.A.İnci Sökmen Alaca
Günümüzde pek çok ülke uzay alanında öncü güç olmak hedefiyle uzay programlarına ciddi yatırımlar yapmaktalar. Türkiye de uzay çalışmalarını milli teknoloji stratejilerine dahil ederek, uzay ekosistemi için gerekli altyapıları oluşturmaya başladı. Bu çalışmalara kurumsal düzeyde yön vermek üzere, idari ve mali özerkliğe sahip, özel bütçeli Türk Uzay Ajansı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bünyesinde 2018 yılında kuruldu.
Türkiye’nin milli uzay hedefleri, zamanlaması ve içeriği açısından, yeni oluşan uzay ekosistem inşasında aktif yer almaya yönelik iradesini ve azmini ortaya koymaktadır.
Türk Uzay Ajansı ilk görevini gerçekleştirerek, Cumhurbaşkanlığı tarafından belirlenen politikalar doğrultusunda hazırlanan Milli Uzay Programı’nı 9 Şubat 2021 tarihinde Türk kamuoyuna açıkladı. Önümüzdeki on yıl için, Türkiye’nin uzay çalışmalarının, toplumun refahı ve milli menfaatler doğrultusunda uzay ve havacılık teknolojilerinin geliştirilmesi temelinde 10 hedef belirlendi. Bunlar katma değeri ve yenilikçi teknolojik çalışmaları destekleyen, disiplinler arası faaliyetlere hizmet eden, uzay alanında kritik teknolojiler konusunda bilginin üretilmesi ve sürdürülebilir platformların ve iş modellerinin oluşturulmasına olanak tanıyan hedeflerdir.
Açıklanan milli uzay hedeflerinin, eş zamanlı ihtiyaç duyulan insan kaynağı-teknoloji geliştirme-altyapı donanımı sağlamak üzere belirlendiği görülüyor. Temel hedef, en kısa zaman dilimi içinde, saptanmış uzay sınırını geçerek öncelikle alçak yörünge, sonrasında dünyamızın uydusu ay üzerine erişim imkânına ulaşmak. Uydu üretim tecrübesinde kazanılan deneyim diğer yapay uydu sınıfında yer alan sonda ve uzay modülü üretme sürecini hızlandırmıştır. Milli Küresel Konumlama Sistemi (GPS) ve kendi uzay fırlatma lokasyonlarına sahip olma hedefleri, milli savunma sanayiinde olduğu gibi, dışa bağımlılığı azaltma stratejilerinin birer parçasıdır.
Türkiye’nin “yeni uzay jenerasyonu”
Uzaya insanlı ulaşabilecek Türk uzay aracı ve içindeki Türk astronot, uzun yıllardan beri hayali kurulan bir hedefin gerçekleşmesini de sağlayacaktır. Uzay alanında görevlendirilecek insan kaynağının eğitimlerinin, yabancı ülkelerdeki tanınmış uzay araştırma merkezlerinde gerçekleştirilmesi planlanıyor. Çok sayıda nitelikli, etkin ve yetkin uzay insan gücünün süreklilik arz edecek uzay çalışmalarında görevlendirilmesiyle, genç nesiller için yeni bir istihdam alanı da hazırlanmakta. NASA bünyesinde bu nesillere “Mars jenerasyonu” denilmesinden yola çıkılarak, Türkiye’nin “yeni uzay jenerasyonu” Ay ve diğer gök cisimleri için eğitilmeye başlanacak. TEKNOFEST yarışmalarına her yıl katılan genç neslin yenilikçi teknoloji projeleri, uzay alanında da hayali gerçeğe dönüştürmeyi sağlayacak projelerle, ülkemizin geleceğinin şekillenmesinde önemli kazanımlar olacaktır. Türk-Japon Bilim Konseyi çalışmaları, açılacak Türk-Çin ve Türk-Rus üniversiteleri, bu ülkelerle yapacağımız uzay projeleri kapsamında önemli referans merkezleri olacaktır. Uzay alanında yeni AR-GE ve inovasyon projelerinin fikrî ve sınaî mülkiyet hakları korunarak ticari kazanç vesilelerine dönüştürülmeleri de hızlanacaktır. Bunların ilk uygulanma alanı ise Ay projesi olarak görünüyor.
Sanayi alanında “devrim arabaları” ruhu olarak adlandırılan, ilk Türk arabası Devrim’in imal edilmesinde sergilenen ortak mühendislik faaliyetleri, son yıllarda sağlık ekipmanları, havacılık ve uydu endüstrisi, bilişim teknolojileri alanlarında kullanılmakta. Birçok Türk bilim insanı uluslararası alanda, (aralarında Nobel ödülü getiren de bulunmak üzere) yeni buluşlara katkı sağlayarak insanlık adına çok önemli faaliyetler gerçekleştirmekteler. Uzay alanındaki yeni teknolojiler ve inovasyon ürünleri üretiminde ilk paydaşlarla başlanan çalışmalar, hedeflenen uzay teknolojisi merkezinin kurulmasıyla yeni paydaşların katılımını da sağlayacaktır. Baykar firması tarafından üretilen ilk uçan araba Cezeri’den sonra, devrim arabalarında gösterilen mühendislik ruhu, uzay alanında da sonuca beklenenden daha kısa sürede ulaşmamızı kolaylaştıracaktır.
Uzay ekonomisi
Tüm zorluklara ve risklere rağmen, sıfırdan başlamadan, dış ülke ve özel şirket teknolojilerini değerlendirerek, bu hedeflerin on yıldan önce sonuçlanabileceğini söylemek mümkündür.
Hedeflerden bir diğeri uzay sanayi sistemi ekonomisini geliştirmektir. Üretilmekte olan milli yapım uzay ürünleri -özellikle bunların başında gelen uydular- yakın zamanda başka ülkelere satılmak üzere ihracat kalemleri arasında yer almaya başlamıştır. Yeni nesil uydu alanında dünyada sayılı üreticiler arasına giren ülkemiz, küresel uydu markası yaratarak rekabeti güçlendirecektir. Yenilikçi uzay teknolojileri ve ürünlerinin sadece uzay için değil, aynı zamanda günümüz dünyasında piyasalarda da kullanılabilen bir yönü var. Bu nedenle, uzay alanına odaklanmış üretim firmaları için, bu sektörün çifte kazanç imkânı sağlayan kârlı bir yönü de bulunmakta. Sanayi ve Teknoloji bakanlığımız Türk girişimcileri uzay ekonomisine yönlendirerek yeni iş sahalarını değerlendirmelerini desteklemekte. Uzay ekonomisi uzay kıyafetleri, aksesuarları, özel gıda ürünleri, uçuş araçlarının iç ve dış gövde aksamları, uzay havasına dayanıklı yaşam alanları üretme, yapay zekâ tabanlı bilgisayar yazılımları, akıllı ev niteliğinde uzay üniteleri, uzay tıp ve ilaç araştırmaları, radyasyon önleyici ürünler, haberleşme teknolojileri, jeolojik araştırma üniteleri, üretilecek ürüne göre 3D yazıcılar, uzay ortamında su üretme cihazları, tek kollu robotlar, inşaat robotları gibi çok geniş bir yelpazede yapılacak üretim faaliyetlerini kapsıyor. Gökcisimleri üzerinde yaşam alanları oluşturulmaya başladığında, birçok ihtiyaç malzemesini taşıyacak alçak yörünge uzay araçları da önem kazanacaktır. Özel havayolu şirketi sahipleri gibi girişimcilerin, yurt dışındaki üretici firmalardan uzay araçlarını satın alarak ya da kiralayarak kendi alçak yörünge filolarını oluşturup lojistik alanda hizmet vermeleri de beklenmekte. Türkiye’nin Ay hedefinde, dünya ülkeleri tarafından oluşturulacak yaşam alanının bir bölgesinde gereken ekipmanların ve sürekli malzeme tedarikinin sağlanmasında bu firmalar kullanılabilecektir.
Dış uzay alanında tüm ülkelerin eşit kullanım hakkına sahip olduğu asteroit ve gök cisimleri üzerinde yapılabilecek madencilik faaliyetleri, uzay ekonomisinin en dikkat çekici yanını oluşturuyor. Uzayda geçtiğimiz yıl, mesela sadece altın madeni içeren bir asteroit keşfedildi. Yayımlanan bir haberde, asteroitte bulunan altın rezervinin, dünyaya getirilebilmesi durumunda, tüm dünya nüfusunun ekonomik sorunlarını bitirecek kadar büyük olduğu belirtildi. Şu an dış uzayda birçok ülkenin sonda uzay cihazları, araştırdıkları gezegenlerin element haritalarını çıkarmaktalar. Tespit edilen ve fakat açıklanmayan alanlar, yakın zamanda bu ülkelerin maden araştırma merkezlerine dönecek. Bu nedenle Türkiye’nin uzaya en kısa sürede ulaşma yeteneğini kazanması ve yörünge uzay araçları ile uzay seyahati gerçekleştirebilmesi, uzay madenciliğinin ülkemizde de teşekkül edip gelişmesini sağlayacaktır.
Hedeflerin gerçekleştirilebilir olma özelliği, ülke içindeki uzay faaliyetleriyle bağlantılı test çalışmaları ve yurt dışıyla işbirliğinin güçlendirilmesiyle kesinlik kazanmıştır. Uzayın özel sektöre açılması ve ticarileşmesi, ülkeler arası işbirliğini kesintiye uğratan siyasi ve ideolojik açmazları ortadan kaldırarak, devletten bağımsız hareket eden özel sektör firmalarının, farklı ülkelere yeni uzay ürünleri satmaları ve hizmetleri sağlamasının önünü açmıştır. Türkiye de ortaya çıkan fırsatı değerlendirerek, en son uzay teknolojilerini satın alarak, bu alandaki altyapı donanımlarını hızlıca güçlendirmeye başladı. Bu alanda faaliyet gösteren bazıları yabancı uyruklu ve bazıları da yurtdışında yaşayan Türklerden oluşan uzay girişimcilerinin, ülkemizin hedeflerinin gerçekleştirilmesinde önemli aktörler olacağı anlaşılıyor.
Uzaya fırlatılma ve geri dönme aşamasında roketler yaşam alanları için tehlike arz ettiğinden, denize kıyısı olan alanlarda ya da deniz ortası bir platformda uzay liman işletmeleri kurmak önem kazanmıştır. Yine diğer uluslararası ortaklarla birlikte, dünyadaki mevcut fırlatma bölgelerinde böyle bir işletmede pay sahibi olmak, açıklanan hedefler dahilindeki öncelikli stratejilerden biri. Ekvatora yakın Afrika ülkeleri bu alanda işbirliği bazında öne çıkan bölge ve ülkelerdir. Türk Keneşi’nin uzay alanında işbirliği yapabileceğimiz (Rusya için de uzay alanında önem taşıyan) üyelerinden Kazakistan’daki Baykonur Uzay Üssü ve Kırgızistan’daki Manas Uzay Üssü özellikle öne çıkan yerler.
Stratejik hedef Ay’da Türk bayrağını dalgalandırmak
NASA “Artemis” programı kapsamında, yeniden Ay’a insanlı uzay uçuşunu başlatarak, gökcismi üzerinde kalıcı bir yaşam ünitesi kurma projesini 2024 yılında hayata geçirmeye başlayacağını açıkladı. Birçok ülkeyle yapılan işbirliği çerçevesinde, Ay’da kurulacak yeni yaşam ünitelerinin farklı ülkelerden bilim insanı ve araştırmacıların çalışmasına uygun şekilde tasarlanması öngörülüyor. Yaşam ünitelerinin ayın hangi yüzeyinde, nerede inşa edilmesi gerektiği konusundaki görüşmeler halen devam ederken (Antarktika’da olduğu gibi) bir uluslararası bilim köyü niteliğinde yepyeni bir yerleşke dış uzay alanında inşa edilecektir. “Ay’da şehir planlaması” olarak adlandırılan bu çalışma kapsamında, mimarlar şimdiden yarışmalara katılarak model örnekleri sunmaktalar. Viyana merkezli 2017 yılında kurulan Ay Köyü Derneği, Mart 2020’de mevcut dış uzay anlaşması ilkeleri çerçevesinde, barışçıl amaçlarla Ay’da yer almak isteyenler için 15 ilke [1] açıkladı. Türkiye’nin böyle bir uluslararası alanda yer alma isteği, ülke içindeki uzay çalışmalarının hızlanmasına bir zemin teşkil etmiştir. Cumhuriyet’in 100. yılında bu stratejik hedefi gerçekleştirerek yeni oluşan uzay ekosisteminin parçası olmak, ülkemiz için gurur kaynağı olacaktır.
Dünyada hızla artan çevre kirliliği, oksijen seviyesinin azalması, ozon tabakasındaki deliğin genişlemesi, sıklaşan depremler ve meteor çarpması gibi hayatı tehdit eden meselelere yönelik acil çözüm üretme alanlarından biri olarak da dış uzay çalışmaları önem kazanmıştır. Uzayın havasını kontrol etme, güneş patlamalarının izlenmesi, yaklaşan meteorun yörüngesinin değiştirilmesi, yer ve uzay teleskoplarıyla gözlem ve haritalandırma, uzaydan dünya gözlemi, karanlık madde ve kara delik araştırmaları, uzayda bitki yetiştirme ve oksijen üretme, Ay’daki bir bilimsel araştırma köyünün önemli faaliyetlerinden olacaktır. Uzay bilgisi üretme konusunda kendi bilim insanlarımızın Ay’da yapacağı çalışmalar Türk uzay biliminin literatürüne de büyük katkı sağlayacaktır. Çok sayıda Türk bilim insanın farklı zamanlarda Ay’da bulunması, diğer ülkelerle uluslararası projelere katılması ve dünyanın geleceğiyle ilgili politika ve hukuki norm oluşturma süreçlerinde aktif olarak bulunmamız, ülkemizin uluslararası sistemdeki bilimsel gücünü artıracaktır.
Türkiye’nin milli uzay hedefleri, zamanlaması ve içeriği açısından, yeni oluşan uzay ekosistem inşasında aktif yer almaya yönelik iradesini ve azmini ortaya koymaktadır. Tüm zorluklara ve risklere rağmen, sıfırdan başlamadan, dış ülke ve özel şirket teknolojilerini değerlendirerek, bu hedeflerin on yıldan önce sonuçlanabileceğini söylemek mümkündür.
[Uluslararası güvenlik, ulusal savunma ve yeni teknolojiler, terörizm ve uzay üzerine çalışmaları bulunan Doç. Dr. A. İnci Sökmen Alaca İstanbul Arel Üniversitesi Uluslararası İlişkiler İngilizce Bölümü öğretim görevlisidir]
[1] Ay Köyü İlkeleri: https://moonvillageassociation.org/moon-village-principles-mvp-issue-2-draft-public-consultation-opens/
Kaynak AA