TÜBİTAK, şirketleri Türkiye için iş birliği yapmaya çağırıyor

SAHA İstanbul ve TÜBİTAK’ın birlikte gerçekleştirdiği webinar’da TÜBİTAK TEYDEB’in Siparişe Dayalı Ar-Ge Projeleri için KOBİ Destekleme ve Patent Tabanlı Teknoloji Transferi Destekleme Çağrıları SAHA İstanbul üyelerine tanıtıldı.

11 Temmuz 2020

TÜBİTAK, şirketleri Türkiye için iş birliği yapmaya çağırıyor

Yüksek teknolojinin hakim olduğu savunma, havacılık ve uzay sanayinde yerli kaynakların, milli teknolojilerin kullanımına yönelik çalışmalar yürüten SAHA İstanbul, üyeleri için önemli bir webinar’a imza attı...

SAHA İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Bayraktar ve TÜBİTAK Başkanı Hasan Mandal’ın katılımıyla gerçekleştirilen webinar’da, TÜBİTAK TEYDEB’in kısa süre önce çağrıya çıktığı; Siparişe Dayalı Ar-Ge Projeleri için KOBİ Destekleme ve Patent Tabanlı Teknoloji Transferi Destekleme Programları tanıtıldı. 

TÜBİTAK TEYDEB Bilimsel Programlar Başuzmanı Oğuz Özbay ve TÜBİTAK TEYDEB TEMEG Grup Koordinatörü Dr. Alp Eren Yurtseven’in detaylarını verdiği programlar, KOBİ’leri ürün ve sonuç odaklı Ar-Ge yapmaya teşvik ediyor ve önemli avantajlar sunuyor.

Savunma ihracatı son 10 yıldır her yıl %13 artıyor

TÜBİTAK’ın Türkiye’nin Ar-Ge ekosisteminde çok kritik roller icra ettiğini belirten SAHA İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Bayraktar, özellikle son dönemde Ar-Ge desteklerinin ürün ve sonuç odaklı olmasının çok önemli olduğunu ifade etti.

Webinar sırasında SAHA İstanbul hakkında bilgi veren Bayraktar, Milli Teknoloji Hamlesi vizyonuna, stratejisine özel sektörün dinamizmini kazandırmak amacıyla 27 üye ile 2015 yılında kurulan SAHA İstanbul’un bugün 505 üyesiyle Türkiye’nin en büyük, Avrupa’nın en büyük 2. kümelenmesi olduğuna dikkat çekti.  

SAHA İstanbul’un her yıl artan bir ivme  ile üye sayısını arttırdığını söyleyen Bayraktar

SAHA İstanbul üyelerinin  %75’inin KOBİ, yaklaşık %25’inin büyük ölçekli firma statüsünde olduğunu ve 16 üniversite üyeleri bulunduğunu ifade etti.

Türkiye’de son dönemde savunma sanayinde önemli adımlar atıldığını belirten Bayraktar şöyle devam etti:
“Türkiye’de son yıllarda savunma sanayinde önemli atılımlar yapıldı. Yerlilik oranı yüzde 25’lerden yüzde 70’lere dayandı. 15  yıl önce 60 proje varken şimdi 600 projeden söz ediyoruz. Savunma sanayinde ihracat rakamlarındaki artış son 10 yıldır her yıl ortalama dolar bazında %13 artan bir ivme ile devam ediyor. ”

SAHA İstanbul’un hedefinin Milli Teknoloji Hamlesi kapsamında alt sistem, komponent, teknoloji ve ana platform bazında projelerin milli ve özgün bir şekilde geliştirilmesine özel sektörün destek olmasını sağlamak ve katalizör görevi görmek olduğunu belirten Bayraktar “SAHA İstanbul olarak bu alandaki ihtiyaç sahipleri ile bu alandaki potansiyel imkan ve kabiliyetlere sahip firmaların başarıya ulaşmasına destek veriyoruz. Projelerde doğrudan yer almıyoruz ama bir katalizör ve ara yüz görevi görüyoruz” dedi.

Sonuç odaklı destekler artıyor

Savunma sanayinin Ar-Ge odaklı bir sanayi olduğunu, firmaları bütçelerinin yüzde 15-20’sini Ar-Ge’ye ayırdığını vurgulayan Bayraktar, “Özellikle KOBİ’ler için TÜBİTAK’ın sunduğu destekler kritik önem arz ediyor. Son dönemde KOBİ desteklerinde Ar-Ge ağırlık kazanıyor” şeklinde konuştu.

Bayraktar “Savunma sanayinde alt sistemlerdeki bir bileşenin yurtdışından satın alınması ihracat lisanslarına tabi ve çok ciddi engellemeler var. Maliyetleri de oldukça yüksek. O ürünü yurt dışından almak yerine Türkiye’de kendi imkanlarımızla geliştirmek ve üretmek daha maliyet etkin sonuçlar verebiliyor. Bunu pek çok örneğini SAHA İstanbul’daki faaliyetlerimizde yaşadık” dedi.

Webiner’a konu olan “Siparişe Dayalı Ar-Ge Projeleri için KOBİ Destekleme Çağrısı”nın sonuç odaklı bir program olmasının önemine dikkat çeken Bayraktar, platform bazında çok büyük oyuncuların yer aldığı savunma sanayinde, bu oyuncuları destekleyen alt sistemler üreten KOBİ’lerin bu programdan faydalanmasının önemli bir potansiyel ifade ettiğini değerlendirdi.  

“Birlikte geliştirme ve birlikte başarma”

TÜBİTAK tarafından geliştirilen platformların, çağrıya çıkılan desteklerin en doğru paydaşları ulaştırılmasıyla kıymetleneceğini ve anlam bulacağını ifade eden TÜBİTAK Başkanı Hasan Mandal, “Savunma sanayi bizim ülkemizde diğer sektörler için örnek bir model oluşturuyor. Bu iki programında en önemli potansiyel paydaşlarının ve başvurabilecek firmaların SAHA İstanbul’da olduğunu düşünüyoruz” dedi.

Her iki destek çağrısının da temelinde ülkemizin Milli Teknoloji Hamlesi’ne ulaşma noktasında “birlikte geliştirme ve birlikte başarma” odaklı destekler olduğuna dikkat çeken Mandal, “TÜBİTAK’ın her destek programını bağımsız olarak değerlendirmeyin. Resmin bütününü gördüğünüz zaman aslında bizim daha fazla çıktı ve etki odaklı bir süreç yönetmeye çalıştığımız anlayacaksınız” şeklinde konuştu.

SAHA İstanbul’un “birlikte çalışma modeli” örnek oluşturuyor

Her iki destek çağrı programının firmaları işbirliği yapmayı teşvik eden destekler olduğuna dikkat çeken Mandal şöyle devam etti:

“Ülkemizi hep “Yenilikleri takip eden” ifadesi kullanılır. Bu programların yenilikleri takip eden değil, takip edilen olmaya yönelik olduğunu söyleyebilirim. 

Küresel boyuttaki eğilimlere bakıldığında; ‘doğrusal yenilikten geri beslemeli yeniliğe’ doğru bir eğilim olduğunu görüyoruz. SAHA İstanbul’u bunu en önemli uygulama noktalarından biri olarak görüyoruz. Bilginin üretilip sadece tek yönlü transferi değil karşılıklı bir iş birliğinin gerçekleştirildiği bir ortam.”

Rekabet ortamında ihtiyaçları olsa dahi birkaç firmanın iş birliği için çalışmasının oldukça zor olduğunu anlatan Mandal, “SAHA İstanbul bunu yapıyor başarıyor. İşbirliğinin ötesinde birlikte geliştirme ve birlikte hareket etme aşaması da SAHA İstanbul’da devam ediyor” dedi.

Başarı için öncelikli şart; “Birlikte üretime dayalı işbirliği’

TÜBİTAK gibi bütün fonlayıcı kuruluşların bilgi üretmek ve insan kaynağı geliştirmek şeklinde iki önemli görevi olduğuna dikkat çeken TÜBİTAK Başkanı Hasan Mandal, “Bizim bu dönem için hedefimiz; nitelikli bilgi ve nitelikli insan geliştirmek. Bunun yöntemi de birlikte iş yapma modeli. Ar-Ge ve yenilik birikimlerini, birlikte geliştirme yaklaşımları kapsamında harekete geçiriyoruz” ifadelerini kullandı.

 TÜBİTAK’ın bilgi üretme konusunda 2 programı bulunuyor. Teknoloji geliştirmeye yönelik “ Yüksek teknoloji platformları”,  teknolojiden ürün geliştirmeye yönelik “SAYEM (Sanayi Yenilik Ağ Mekanizması ) platformları...”

Bu iki platforma hakkında bilgi veren TÜBİTAK Başkanı Mandal sözlerini şöyle sürdürdü:  

“Savunma sanayinde yüksek teknoloji kullanıldığı için hem Yüksek Teknoloji hem de SAYEM platformlarında en önemli potansiyeli SAHA İstanbul üyeleri olarak görüyoruz.  SAYEM  platformlarımı SAHA İstanbul çok iyi biliyor. Bizim en çok başvuru aldığımız yer. 5’lerden 6’lardan alıp 8’lere 9’lara çıkardı. 10 adet Yüksek Teknoloji platformumuzun 7’sinde SAHA İstanbul üyeleri var. Değerlendirme aşamasında olan 23 adet SAYEM (Sanayi Yenilik Ağ Mekanizması ) platformumuzun 16’sında  SAHA İstanbul paydaşları var. Dolayısıyla SAHA İstanbul, programlarımızı bizim görmek istediğimiz şekilde bilen bir kuruluş. Uluslararası lider araştırmacılar programı ve sanayi doktora  programında da SAHA İstanbul’un paydaşlarını görüyoruz. Nitelikli paydaşları sürece katmayı hedefliyoruz.  Savunma, havacılık ve uzay alanındaki hamlemiz; ‘birlikte geliştirme ve birlikte başarma’ ile mümkün olmaya devam ediyor.

 SAHA İstanbul’u çok kıymetli bir paydaşımız olarak görüyoruz. Milli Teknoloji hamlemizde başarıya ulaşmak için ‘birlikte üretime dayalı işbirliği’ kritik öneme sahip”

KOBİ’lere yönelik Ar-Ge desteğinde sektör ayrımı yok

“Siparişe dayalı Ar-Ge projeleri için KOBi Destekleme Çağrısı’nın detaylarını TÜBİTAK TEYDEB Bilimsel Programlar Başuzmanı Oğuz Özbay verdi. Özbay’ın verdiği bilgilere göre çağrının amacı; ticarileşmiş yeni ürünlere odaklı  müşteri kuruluş  ve tedarikçi KOBİ’leri arasında ortaklıkların kurulmasının desteklenmesi. Konu ve sektör sınırlaması olmaksızın ticarileşme potansiyeli yüksek Ar-Ge projeleri ile KOBİ’ler başvuruda bulunabilecek.

Bu çağrıya bir müşteri kuruluş (KOBİ veya büyük ölçekli) en az bir tedariki kuruluş (KOBi ölçeğinde) ortak başvuru yapabilecek.

Ancak müşteri ve tedarikçi kuruluşun Türkiye’de yerleşik sermaye şirketi olması gerekiyor. Çağrı kapsamında TÜBİTAK müşteri kuruluşu olan KOBİ’ye Ar-Ge desteği sunacak. Çağrıya başvuru yapılabilmesi için müşterinin yeni bir ürün ya da sürece ihtiyacı olması gerekiyor. Ayrıca başvuruda ürünün ya da sürecin pazar araştırması, teknik yapılabilirlik ve ticari başarı potansiyelinin ortaya koyulması gerekiyor. Projenin oldukça olgunlaşmış bir seviyede olması bekleniyor.

Çağrının; KOBİ’leri Ar-Ge çalışmalarını ticarileşme olasılığı daha yüksek konulara yönlendirmek, KOBİ’leri Ar-Ge çalışmalarına  özendirmek, sanayi kuruluşları arasında  işbirliklerini geliştirmek gibi hedefleri olduğuna belirten Özbay 17 Ağustos’ta ön kayıtların, 31 Ağustos’ta da çağrıya başvuruların kapanacağına dikkat çekti.

Patentler raflardan çıkıyor üretime geçiyor

 Webinar’da “Patent Tabanlı Teknoloji Transferi Destekleme Çağrısı”nın detaylarını ise TÜBİTAK TEYDEB TEMEG Grup Koordinatörü Dr. Alp Eren Yurtseven anlattı.

Mevcut programların daha fazla araştırma yapılması ve bu araştırmalardan daha fazla bilgi üretilmesine yönelik olduğunu belirten Yurtseven bu çağrıda  Ar-GE ve yenilik projeleri sonucunda  ortaya çıkan  ve patent ile korunan teknolojilerin lisanslama ve devir yolu ile yerli sermaye şirketlerine aktarılmasının amaçladığını ifade etti.

Çağrı kapsamında; müşteri kuruluşun teknoloji sağlayıcıdan aldığı patent lisanslama, devir giderleri ve bu lisanslama ile ilgili danışmanlık ve eğitim hizmetlerine destek sağlanıyor. Patentin özelliklerine, patenti lisanslayan firmanın özelliklerine göre destek oranı değişiyor. Destek oranı KOBİ’ler için % 75’e kadar çıkabiliyor. Sektör ayrımı yok fakat bu çağrıya da yine Türkiye’de yerleşik sermaye şirketleri başvurabiliyor. Müşteri kuruluşun yüksek teknoloji sektörlerinde faaliyet göstermesi  durumunda  destek oranına % 15  ilave ediliyor. Ulusal ve uluslararası patentlerle başvuru yapmak mümkün.

 Her iki çağrıya da başvuracak firmaların işbirliği yapmaları birlikte çalışabilmeleri desteğin temelini oluşturuyor. Her iki programa da TÜBİTAK’ın web sitesinde online olarak başvuru yapılabiliyor.

Kaynak AA

 

Diğer Haberler