Semiha YAŞAR - SEMPRO Danışmanlık ve Mühendislik Kurucusu

Röportaj SAVTÜRK Dergi'si Ocak-Şubat 2021 sayısında yayınlanmıştır.

12 Nisan 2021

Semiha YAŞAR - SEMPRO Danışmanlık ve Mühendislik Kurucusu

 

SAVTÜRK Dergi'si Ocak-Şubat 2021 sayısında yayınlanmıştır.

“Kurumların İhtiyaçlarını Dijitalize Ediyoruz”

Şirketlerin, özgün ürünlerin oluşturulması sürecinde yaşadıkları sıkıntıları dijitalleşme çerçevesinde çözüme kavuşturan SEMPRO’nun kurucusu Semiha Yaşar, teknolojik yeniliklerin getirdiklerini kullanarak firmalara farkındalık ve katma değer kattıklarını belirtiyor.

Şirketlerin, özgün ürünlerin oluşturulması sürecinde yaşadıkları sıkıntıları dijitalleşme çerçevesinde çözüme kavuşturan SEMPRO’nun kurucusu Semiha Yaşar, teknolojik yeniliklerin getirdiklerini kullanarak firmalara farkındalık ve katma değer kattıklarını belirtiyor.

Başta savunma, havacılık ve uzay sanayii olmak üzere, farklı sektörlerden 60’a yakın firmaya ve binlerce sektör profesyoneline eğitim ve danışmanlık hizmeti sunan SEMPRO Danışmanlık ve Mühendislik’in kurucusu Semiha Yaşar, firmanın altıncı yılında müşterilerin tüm ihtiyaçlarını dijitalize edebilecek yelpazede hizmet vermeye başladıklarını söylüyor.

Dijitalleşmenin pandemi ile beraber önemini daha da artırdığına dikkat çeken Yaşar, teknolojik yeniliklere adapte olamayan kurumların bundan sonraki süreçte zorlanacağını hatta ayakta kalamayacağını vurguluyor.

Değişen ve gelişen dünya ile birlikte kurum olarak kendilerinin de sürekli güncellendiğini kaydeden Yaşar, eğitimlerle yarattıkları farkındalığı, oluşturdukları katma değeri ve eğitim ile danışmanlığın işletmeler için neden büyük önem arz ettiğini dergimiz SAVTÜRK’e değerlendirdi.

SAVTÜRK: Beş yılı geride bırakan SEMPRO, firmaların kurumsallaşması ve Ar-Ge, teknoloji ekosisteminin şekillenmesi noktasında nasıl bir farkındalıkla hareket ediyor? Geride bıraktığımız süre zarfında hem sizi hem de sistemi şekillendiren ne gibi kırılma noktaları yaşadınız, pandemi sizin için nasıl bir tecrübe oldu?

Semiha Yaşar: Kurucusu olduğum SEMPRO Danışmanlık ve Mühendislik firması adına, bizimle bu röportajı yaptığınız için size teşekkür ediyorum. Şirketimiz altı yıl önce kuruldu. Geçmiş tecrübelerimize dayanarak, şirketlerin özgün ürünlerini geliştirme süreçlerinde sıkıntıları olduğunu biliyorduk. Bu nedenle temel çalışma alanımızı Ar-Ge ve teknoloji odaklı firmaların ürünlerini konseptten başlayarak geliştirme, üretim ve satış sonrasındaki faaliyetlerinin yönetilmesine ilişkin süreçlere yönelik eğitim ve danışmanlık olarak belirledik. Altı yıl içerisinde müşterilerimizin ihtiyaçları doğrultusunda, kurumsal stratejilerin belirlenmesinden dijitalleşmeye uzanan bir yelpazede hizmet vermeye başladık.

 

Pandeminin bize getirdiği avantaj ve dezavantajlar oldu. İşimiz gereği firmalarda bulunmak ve hizmetimizi firmaların bünyesinde gerçekleştirmek şeklinde çalışırken, söz konusu iletişimi, dijital araçlar üzerinden yapmak durumunda kaldık. İletişimin dijital ortamda gerçekleşmesi tabii ki kolay olmuyor. Ancak bir taraftan da çalışmak ve sonuca gitmek için daha verimli olmaya başladık. Seyahat ortadan kalktı. Bir saatlik bir toplantı için dört saatlik bir araba veya uçak yolculuğu yapmaya gerek kalmadı. Yeni normale biz de hizmet sağladığımız firmalar da uyum sağladı diyebilirim.

SAVTÜRK: Sunduğunuz eğitimler kurumlara ne gibi avantaj ve değişimler sunuyor, genellikle hangi alanlara yönelik talepler alıyorsunuz?

Semiha Yaşar: Dijitalleşmenin önemini gitgide artırdığı bir devirde yaşıyoruz ve günümüzde bu dijitalleşmeye uyum sağlayamayan firmalar ayakta kalamıyor. Dijitalleşme denildiğindeyse firmaların aklına ilk olarak ERP, PLM gibi araçlara yatırım yapmak geliyor. Oysa bu dijitalleşmenin temelinde süreçler yatıyor. Bizim kurumlara eğitimlerimizle sağladığımız değişim, bu bakış açısı üzerinde oluyor. Temeli sağlam olmayan iş girişimleri genellikle başarısızlıkla sonuçlanıyor. Biz temelleri, yani süreçleri, sağlamlaştırmaya katkı sağlıyoruz. Bu noktada da firmalara sağladığımız en büyük avantaj eğitimlerle süreçler konusunda farkındalık yaratmak, danışmanlıklar ile de firmaların süreçlerindeki boşlukları analiz edip bu süreçleri geliştirmek oluyor. Bu çalışmaları yapan firmalar dijitalleşme konusunda daha sağlam bir temel oturtabiliyorlar. Özetle, eğitimlerimizde farkındalık yaratıp, danışmanlıklarımız ile bu eğitimlerin uygulamasını gerçekleştiriyoruz.

Aldığımız talepler ise uzmanlık alanlarımız olan “Yeni Nesil Konfigürasyon Yönetimi CM2”, “Ürün Yaşam Döngüsü Yönetimi (PLM)”, “Entegre Lojistik Destek (ELD)”, “Sistem Mühendisliği”, “Proje Yönetimi” ve “SAE-EIA649” konuları.

Bu alanlarda, firmalarda yürütülen birtakım çalışmalar olduğunu ancak bunların çok yetersiz olduğunu gözlemledik. Dolayısıyla çok iyi şekilde yapabileceğimiz ve sektörler açısından en büyük katma değeri yaratabileceğimiz bu konular üzerine yoğunlaştık. Bu konularda verdiğimiz eğitimlerle de firmalarımız açısından önemli bir katma değer yaratmaya başladık.

SAVTÜRK: Eğitim ve danışmanlık verdiğiniz kurumlar içinde savunma, havacılık ve uzay sanayiinin payı nedir? Genel olarak sektörde eğitim ve danışmanlığa olan talep ne yönde? Kurumların bu hizmetleri alması neden önemli?

Semiha Yaşar: Eğitim ve danışmanlık verdiğimiz kurumların yüzde doksanını savunma, havacılık ve uzay sanayii oluşturuyor diyebiliriz. Nedenini de şöyle açıklayabilirim. Türkiye’de imalat odaklı sanayinin süreçleri OEM’ler tarafından belirlenirken, savunma sanayiimiz stratejik olarak kendi milli ürünlerini ortaya koymak durumunda. Kendiniz yapınca sadece ürünü değil, o ürünü tasarlamak, geliştirmek, üretmek ve satış sonrası desteği vermek için gerekli süreç, insan kaynağı, teknoloji vb. alanları da tanımlamak ve geliştirmek zorundasınız. Bu nedenle savunma, havacılık ve uzay sanayii bizim hizmetimize daha fazla başvuruyor diyebilirim.

SAVTÜRK: Uzun yıllar boyunca savunma sanayii sektöründe edindiğiniz tecrübe ve birikimi bu alana nasıl yansıtıyorsunuz? Sektörün hızlı gelişimi sizin tecrübelerinizi nasıl şekillendiriyor?

Semiha Yaşar: İşler her alanda değişip, gelişiyor. Örneğin benim mühendis olarak işe başladığım dönemde bilgisayar yoktu. Bugün bilgisayar ve yüzlerce farklı yazılım olmadan iş yapmanın imkanı kalmadı. Biz de bu gelişmeler doğrultusunda yönetim danışmanlığımızı şekillendiriyoruz. Yurt dışından ve yurt içinden süreçler ve ilgili bilgi alanlarında çalışan kişi ve kurumlarla iş birlikleri oluşturuyoruz. Biz de bir yandan öğrenmeye devam ediyoruz.

SAVTÜRK: Savunma sanayii doğası gereği teknoloji ve Ar-Ge ile derin bir ilişki içinde. Diğer yandan son yıllarda 5G, siber, IoT gibi yıkıcı teknolojilerin sektörde rekabet ve liderlik anlayışını değiştireceği konuşuluyor. Bu açıdan bakıldığında sektörün dijitalleşme çabalarını ve girişimlerini nasıl değerlendirirsiniz? Mühendisi ve Ar-Ge altyapısı bu değişimi yakalayabilecek pozisyonda mı? Bu noktada danışmanlık hizmetleri bu sürece nasıl bir fayda sunabilir?

Semiha Yaşar: Sektör, dijitalleşmede Türkiye’deki genel duruma paralel hareket ediyor. Ancak dijitalleşme, yatırım isteyen bir değişim ve dönüşüm süreci. Uçtan uca bir dönüşümü sağlamış firma, dünyada bile yok. Savunma sanayiimizin ana oyuncuları üretim aşamasını dijital araçlardan maksimum yararlanarak yönetiyor şu anda. Ürün geliştirmede mecburen dijital araçlar kullanılıyor. Ürün yönetim süreçlerinde, örneğin şirket bilgisinin tamamını (legacy data) yönetmede de büyük projeler var. Ancak KOBİ’lerin bu alanlarda desteğe ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.

Danışmanlık hizmetleri ile dijital araçların doğru tanımlanması, ihtiyacın belirlenmesi ve süreçlerin dijitalleşme öncesi düzeltilmesi ve endüstriye en iyi uygulamaların öğretilmesi ve kullanılması sağlanabilir.

SAVTÜRK: Son olarak neler eklemek istersiniz? Yeni dünya düzeninde kurumsal eğitim ve danışmanlık nasıl bir önem kazanacak, nasıl şekillenecek?

Semiha Yaşar: Maalesef, şirketlerimiz, kurumsallaşmayı sertifikasyonlarla bir tutup, sertifika alınca problemlerin azalacağını varsayıyorlar. Biz, basit süreçlerde bile eksiklikler/ hatalar görüyoruz. Örneğin, ürünlerin parçalarının numaralandırılması, tekrar kullanımın sağlanması için doğru olarak isimlendirilmesi, ürünlerde modüler bir hiyerarşinin kurulması gibi süreçlerden dolayı çok büyük kayıplar oluşuyor. Aynı ürün envantere tekrar tekrar girebiliyor. Bu nedenle şirketlere tavsiyemiz, konfigürasyon yönetimi süreçlerini yeniden oluşturmaları. Kalite ile konfigürasyonu ayrı süreçler haline getirmeleri. Konfigürasyon yönetimi sürecinin kapsamına, gereksinimlerin, ana hatların, isimlendirme, numaralandırma ve tekrar kullanım sürecinin, verilerin, kayıtların ve değişikliklerin yönetimini almaları. Tabii ki bu süreçleri destekleyecek sistem mühendisliği, proje yönetimi ve ürün geliştirme süreçlerini; teknoloji, en doğru uygulamalar ve ihtiyaçlar doğrultusunda gözden geçirip doğru uygulamayı sağlamaları gerekiyor.

Kısaca şirketlerin, yatırımlara karşı elde ettikleri sonucu ve verimi artırmaları, kayıplarını en aza indirgemek için sürekli olarak yenilenmeleri gerekiyor. Bugün her şey çok iyi bile olsa geleceğe hazırlanmak için insan, süreç, teknoloji gibi tüm alanlarda sürekli gelişimi sağlamak lazım. 

Savtürk Defence Industry Journal ekibi olarak, SEMPRO Danışmanlık kurucusu Sayın Semiha Yaşar'a sorularımızı cevaplandırdığı için teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Diğer Haberler